2 Eylül 2013 Pazartesi

Heey, sen işe yaramaz değilsin! Hepimiz hayatımızın bir döneminde kendimizi uçurum kenarında gibi hissederiz. Bundan korkmamalı. Arkana baktığında seni oradan alıp götürecek sana uzanmış eller göreceksin. Önemli olan arkaya bakabilmemiz. Biz hep kötü olduğumuz zamanlarda daha kötüsünü düşünürüz, uçurumun dibine bakarız. Bazen orası öyle dipsiz gelir ki korkularımızla yüzleşmek bizi öyle çaresizliğe sokar ki, konuşmak isteriz ama bizi anlamayacaklarından korkarız, zaten hiç anlamadılar ki değil mi? Bazen fiziksel acı düşünceleri götürür diye düşünürüz, ölmeye cesaret edemeyiz ama o acıyı çekmek bizi rahatlatır sanki. Her seferinde daha derine gider elimiz. Düşünceler arttıkça, yaralarda artar kollarında. Saklamaya çalışın onları, kimse görmesin, zayıf olduğunu görmesin diye. Ama zayıfızdır ve bu kötü bir şey değildir. Bizim de bazı anlarda ağlamaya ihtiyacımız vardır, bizimde sarılacak bir insana, gözlerine bakıp her şeyi anlatabileceğimiz bir insana ihtiyacımız vardır. Kimilerine göre biz zayıfızdır, anlamazlar. Onlara göre bunlar çok çocukça düşüncelerdir. Oysa her insanın birbirinden ayrı olduğunu bilmezler, düşünmezler. Kimisi için eski eşyaları atmak yenisi için yer açmak demekken, kimisi için o eski eşyalar anı demek, hatıra demek, geçmişten bir kanıt demektir. İnsanlar farklıdır ve çektiği acıları sadece kendileri bilir. Sadece güçlü ol dediğim gibi arkana bakmayı ve sana uzanan elleri görmeyi dene. gecenin en karanlık anı şafak sökmeden önceki anıdır. Senin için de güneş doğacak, senin için de mavi bir gökyüzü olacak yarınlarda. Sadece şunu unutma; MUTLULUK  HEP HAYATINDA YETER Kİ SEN ONU BULMASINI BİL!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder